AB’ye ihracat yapan Türk gıda şirketleri, artık üretim süreçlerinde atık azaltımı, enerji verimliliği ve gerçek zamanlı kalite izleme gibi kriterleri belgelemek zorunda kalacak.
Bu noktada, Almanya merkezli, dünyanın önde gelen gıda, içecek, ilaç ve kimya endüstrilerine yönelik proses teknolojileri ve ekipman üreticilerinden biri olan Group Aktiengesellschaft’ın (GEA) geliştirdiği NiSoMate Kalite Analiz Cihazı, sürdürülebilir üretim hedeflerine ulaşmada stratejik bir araç olarak öne çıkıyor.
Gerçek zamanlı kalite kontrol ile israf azalıyor
GEA’nın NiSoMate sistemi, üretim hattında kaliteyi anlık olarak ölçümleyerek reaktif kontrolü proaktif izlemeye dönüştürüyor. Gelişmiş sensör teknolojisi sayesinde ürünle doğrudan temas etmeden veri toplayan sistem, yüksek hijyen standartlarını da koruyor.
Bu sayede üreticiler, süreçteki sapmaları erken fark ederek hem maddi kayıpları hem de gıda israfını önleyebiliyor. GEA Group Homojenizatörler Bölge Müdürü Eric Ardesch, sistemin risk azaltma gücünü şöyle özetliyor: “Ürün kalitesi iyi değilse, bunu erken tespit edebiliyoruz. Böylece 80 bin litrelik bir tankı kötü ürünle doldurmak zorunda kalmıyoruz” dedi.
Türkiye’de de AB standartlarına uyum zorunluluğu
Uzmanlara göre, AB’de yürürlüğe giren bu direktif Türkiye’yi dolaylı ancak güçlü biçimde etkileyecek. Çünkü Türkiye, AB’nin en büyük gıda tedarikçilerinden biri konumunda. Dolayısıyla Avrupa’ya ihracat yapan Türk üreticiler, AB’nin atık azaltımı ve kalite izleme standartlarını uygulamak zorunda kalacak.
Tarım ve gıda sektörlerinde sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve karbon ayak izi ölçümü gibi konularda yürürlüğe giren Yeşil Mutabakat Eylem Planı da bu geçişi hızlandırıyor. Uzmanlara göre, NiSoMate® gibi sistemler önümüzdeki dönemde Türkiye’deki süt, içecek ve alternatif protein üreticilerinin yatırım gündeminde daha fazla yer alacak.
Bitki bazlı ürünlerde artan hassasiyet
Bitki bazlı sütler, fonksiyonel içecekler ve alternatif protein ürünleri gibi yüksek hassasiyet gerektiren üretim alanlarında, hat içi kalite kontrol sistemleri kritik önem taşıyor.
Küresel bitki bazlı süt pazarının 2034 yılına kadar yüzde 7,6 büyüme göstereceği öngörülüyor. Bu pazarın önemli oyuncuları arasında yer almak isteyen Türk üreticiler için sürekli kalite takibi artık bir tercih değil, zorunluluk haline geliyor.
