Her gün sofralarımıza gelen yemeklerin güvenliği aslında düşündüğümüzden çok daha kırılgan bir zincire bağlı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre her yıl 600 milyon insan, yani neredeyse dünya nüfusunun onda biri, bozuk ya da hijyenik olmayan gıdalar yüzünden hastalanıyor.
Gıda güvenliğinin üreticiden tüketiciye uzanan görünmez bir zincir olduğuna dikkat çeken, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Her halkası güçlü olduğunda toplum sağlığı korunur” diyor.
Uzmanlara göre tehlike yalnızca üretim aşamasında değil; mutfakta yemek hazırlarken yapılan küçük bir ihmal bile ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) hem üreticilerin hem de tüketicilerin günlük yaşamda kolaylıkla uygulayabileceği “gıda güvenliğinde 10 altın kuralı” belirledi.
İşte gıda güvenliğindeki 10 altın kural…
- Ellerinizi, mutfak tezgâhlarını ve bıçakları her işlemden önce ve sonra yıkayın.
- Çiğ et, tavuk ve deniz ürünleri pişmiş yiyeceklerle temas etmemeli.
- Gıdanın iç sıcaklığı en az 70°C olmalı. Yarım pişmiş et, tavuk ve yumurta bakterileri öldürmez.
- Soğuk gıdalar 5°C’nin altında, sıcak gıdalar 60°C’nin üzerinde tutulmalı.
- Yıkamada kullanılan su içilebilir nitelikte olmalı. Açıkta satılan buz, süt ve peynir ürünleri dikkatle seçilmeli.
- Yemekler piştikten sonra 2 saat içinde soğutulmalı. Buzdolabında 2 günden fazla bekletilmemeli.
- Gıdayı tezgâhta değil, buzdolabında çözün. Çünkü oda sıcaklığı bakteriler için en verimli üreme ortamıdır.”
- Ambalajı şişmiş, rengi değişmiş veya tarihi geçmiş ürün asla tüketilmemeli.
- Soğuk ürünler dolaptan en son alınmalı. Açıkta satılan süt, yumurta, et ürünleri tercih edilmemeli.
- Kapağı bombe yapmış konserveler asla satın alınmamalı.
