Araştırma, Appetite dergisinde yayımlanan ve 20 uluslararası çalışmanın sonuçlarını bir araya getiren kapsamlı bir sistematik derleme.
Bulgular, 65 yaş üzeri ve evde yaşayan bireylerde yalnız yemek yeme davranışının, beslenme kalitesini doğrudan olumsuz etkilediğini gösteriyor.
Meyve, sebze ve et tüketimi azalıyor
Araştırma; yalnız yemek yiyen yaşlıların, meyve ve sebze tüketiminde azalma, protein alımında düşüş, yetersiz beslenme riski, kilo kaybı ve kırılganlık gibi sorunlarla daha sık karşılaştığını ortaya koydu.
Özellikle protein kaynaklarının (et, balık, yumurta, süt ürünleri) daha az tüketilmesi, kas kaybı ve fonksiyonel kapasite düşüşü açısından önemli bir risk faktörü olarak değerlendiriliyor.
Sosyal izolasyon iştahı azaltıyor
Araştırma ekibine göre, yaşlanmayla birlikte açlık hissinin azalması ve tat duyusunun değişmesi gibi fizyolojik faktörler bilinen sorunlar olsa da, en az bu faktörler kadar etkili olan şey sosyal etkileşim eksikliği.
Yalnızlık ve izolasyon, yemek hazırlama motivasyonunu düşürüyor, iştah kaybına yol açabiliyor, besin çeşitliliğini azaltıyor.
Çözüm: Toplumsal yemek programları, aile desteği ve sosyal bağlar
Araştırma, yalnız yemek yemenin değiştirilebilir bir risk faktörü olduğunu vurguluyor. Bu nedenle uzmanlara göre, mahalle yemek grupları, kuşaklar arası yemek programları, yaşlılara yönelik sosyal yemek etkinlikleri, yerel kafe ve restoran ortaklıkları, evde bakım hizmetlerinde yemek sosyalizasyonunun artırılması yaşlıların beslenme durumunu iyileştirmede kritik rol oynayabilir.
Öğünü paylaşmak yaşam kalitesini artırıyor
Araştırma ekibinden Flinders Üniversitesi Diyetisyeni Caitlin Wyman, “Yiyecek sadece besin değildir; bir öğünü paylaşmak iştahı, beslenme çeşitliliğini ve genel refahı etkileyen güçlü bir sosyal deneyimdir” diyor.
Wyman, “Birlikte yemek yemek keyfi artırır, beslenmeyi iyileştirir ve yaşam kalitesini yükseltir” diyerek sosyal yemek fırsatlarının yaşlı bakım sistemlerine entegre edilmesi gerektiğini vurguluyor.
