Bu geniş kapsamlı araştırma, kahvaltı zamanının sağlıklı yaşlanmada göz ardı edilmemesi gereken bir işaret olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle ileri yaşlarda sabah kahvaltısını fazla ertelememek, hem bedensel hem zihinsel sağlığı korumanın basit ama etkili bir yolu olabilir.
Kahvaltı zamanlaması neden önemli?
Krononütrisyon adı verilen yeni bilim dalı, yemek saatlerinin vücudun iç saati (sirkadiyen ritim) üzerindeki etkilerini inceliyor. Doğru zamanlarda yemek yemek, metabolizmayı düzenleyip hastalık riskini azaltabiliyor. Özellikle kahvaltı saati, güne metabolik bir “başlangıç düğmesi” işlevi görüyor.
Manchester Üniversitesi’nin Normal Sağlıklı Yaşlılıkta Bilişsellik Boylamsal Çalışması (UMLCHA) kapsamında yürütülen araştırma, kahvaltı zamanının yaşlı popülasyonda yaşam süresiyle doğrudan ilişkili olabileceğini gösterdi.
Araştırma 40 yıl sürdü 
Çalışma, 1983-2017 yılları arasında İngiltere’de 6 bin 375 kişiyle yürütüldü. Katılımcıların ortalama kahvaltı saati 08.22 olarak kaydedildi. Yaşlandıkça kahvaltı saati her on yılda yaklaşık 8 dakika gecikti. Erken kahvaltı yapanların 10 yıllık sağ kalım oranı yüzde 89,5 iken, geç kahvaltı yapanlarda bu oran yüzde 86,7 oldu. Kahvaltıyı her saat geç yapmanın, ölüm riskini yüzde 8-11 artırdığı belirlendi.
Araştırmada ayrıca daha geç kahvaltı yapanların, depresyon, anksiyete, kronik yorgunluk ve multimorbidite (birden fazla hastalığın eşlik etmesi) açısından daha riskli bir grupta yer aldığı görüldü.
Geç kahvaltı ile kısa ömür arasındaki bağlantı nedir?
Çalışmanın yazarları, kahvaltıyı erteleyen kişilerin metabolik ritimlerinin bozulduğunu, bunun da yağ birikimi, daha yüksek vücut kitle indeksi (VKİ) ve hastalık riskinde artışa yol açtığını belirtiyor. Ayrıca, uyku düzeni, genetik faktörler ve ilaç kullanımı da kahvaltı zamanlamasını etkileyen etmenler arasında yer alıyor.
Araştırmacılar, bulguların gözlemsel olduğunu, yani hastalığın da kahvaltı saatini geciktirmiş olabileceğini belirtiyor. Ancak kahvaltının günün erken saatlerinde yapılmasının sağlıklı yaşlanmayı destekleyen güçlü bir alışkanlık olduğunu vurguluyorlar.
