Gıda Bülteni Gündem Kakao krizi çikolatayı değiştiriyor: "Kakaosuz çikolata" dönemi başlıyor

Kakao krizi çikolatayı değiştiriyor: "Kakaosuz çikolata" dönemi başlıyor

Küresel kakao arzındaki daralma, çikolata endüstrisini derinden etkiliyor. Üreticiler artık kakaoya alternatif ham maddelerle 'çikolata benzeri' ürünler geliştiriyor. Peki, bu yeni ürünler ne kadar doğal? Gerçek çikolatayı aratıyor mu? Türkiye bu trendin neresinde? Gıda Bülteni olarak tüm bu detayları araştırdık, sizin için derledik.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Son yıllarda çikolata severleri ve üreticileri endişelendiren bir kriz kapıda: Kakao kıtlığı. İklim değişikliği, hastalıklar, artan maliyetler ve sosyal sorunlar nedeniyle kakao üretiminde büyük düşüşler yaşanıyor. 

Özellikle Fildişi Sahili ve Gana gibi dünyanın en büyük kakao üreticisi ülkelerinde verim kaybı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bu yılın ilk yarısında kakao fiyatları ton başına 10 bin dolar seviyelerini gördü. Üretim tarafında ise yüzde 14’e varan kayıplar yaşanıyor.
Bu tablo, çikolata üreticilerini radikal kararlara yöneltti. Kimi markalar porsiyonları küçültüyor, kimi kakao oranını düşürüyor. Ancak asıl dikkat çeken gelişme, kakao kullanılmadan çikolata benzeri ürünler üretilmeye başlanması.

Almanya’dan ABD’ye: Kakaosuz çikolata girişimleri yükselişte

Çikolataya olan küresel talep sürerken, bazı yenilikçi firmalar kakaonun yokluğuna alternatif çözümler geliştiriyor. İşte öne çıkan bazı girişimler:
“ChoViva” adlı ürünüyle piyasada dikkat çeken Almanya’daki Planet A Foods şirketi, kakao yerine yulaf, ayçiçeği ve baklagil temelli içerikler kullanıyor. Amaç hem sürdürülebilirlik sağlamak hem de kakao benzeri aroma yaratmak.

Bitkisel proteinler, üzüm çekirdeği ve palm türevleriyle formüle edilen kakaosuz çikolata ürünleri sunan Amerika’daki Voyage Foods aynı zamanda fıstıksız fıstık ezmesi gibi diğer alerjen hassasiyetine uygun ürünler de geliştiriyor. İngiltere’deki Win-Win Food Labs İtalya’daki Foreverland gibi firmalar da tamamen kakaosuz çikolatalarını raflara taşıdı bile. 

Bu ürünlerde kullanılan içerikler çoğunlukla bitkisel kaynaklı. Bazılarında ise laboratuvar ortamında geliştirilen “fermente bileşenler” yer alıyor. Örneğin Almanya merkezli QOA firması, malt ve mikroorganizmalarla kakaoya benzer bir tat profili oluşturuyor.

Kakao yok, tat var mı?

Bu yeni ürünler “çikolata” görünümünü ve dokusunu büyük ölçüde koruyor. Ancak aroma ve lezzet profili, geleneksel çikolatadan farklı. Polifenol içeriği düşük, kakao aromasının karakteristik acılığı ve derinliği çoğu üründe yok. Yine de firmalar, “çikolata hissini” mümkün olduğunca taklit etmeye çalışıyor.

Sağlık açısından değerlendirildiğinde ise tablo karışık. Örneğin karob (keçiboynuzu) tozu, doğal ve sağlıklı bir alternatif olarak görülürken, bazı ürünlerde kullanılan hidrojene yağlar ve işlenmiş palm türevleri tüketici tarafında soru işaretlerine neden olabiliyor.

Türkiye'de durum ne?

Türkiye’de henüz ticari ölçekte kakaosuz çikolata üretimi yapılmıyor. Ancak tüketici tarafında evde uygulanan alternatif tarifler dikkat çekiyor. Karob tozu, bitter çikolata sosları ya da farklı bitkisel yağ karışımlarıyla hazırlanan tarifler özellikle kafeinsiz veya çocuklara yönelik ürünlerde tercih ediliyor.

Bununla birlikte Türk gıda sanayisinin, küresel eğilimleri yakından takip etmesi ve yakın gelecekte bu alana yatırım yapması bekleniyor. Özellikle sürdürülebilirlik temalı AR-GE çalışmalarının artması durumunda, yerli girişimlerin de kakaosuz çikolata üretimine yönelmesi olası.

Tüketiciye ne sunuluyor?

Bu ürünler teknik olarak “çikolata” olarak tanımlanamıyor. Çünkü Türkiye ve AB mevzuatına göre bir ürünün “çikolata” sayılabilmesi için belirli oranda kakao yağı içermesi gerekiyor. Kakaosuz sürümler ise “kakaolu şekerleme” veya “çikolata benzeri tatlı” kategorisine giriyor.

Peki, bu ürünler gelecekte geleneksel çikolatanın yerini alabilir mi? Kısa vadede bu pek mümkün görünmüyor. Ancak kakaoya olan bağımlılığın sürdürülebilir olmaması, üreticileri uzun vadede bu yöne itebilir.

Gıda sektörü yeni bir dönemin eşiğinde

Kakaosuz çikolata, yalnızca bir inovasyon değil; aynı zamanda küresel gıda krizine verilen stratejik bir yanıt. İklim değişikliği, tarımsal hastalıklar ve sosyal sorunlar karşısında esnek ve sürdürülebilir çözümler geliştirmek, artık çikolata üreticilerinin de gündeminde.

Türkiye’nin de bu dönüşümü erkenden fark etmesi ve Ar-Ge, ürün geliştirme ve tüketici bilgilendirme alanlarında adım atması, gelecekte hem iç pazar hem ihracat açısından avantaj sağlayabilir.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *