Gıda Bülteni Beslenme Yeme bozuklukları ile düzensiz yeme arasındaki farklar neler?

Yeme bozuklukları ile düzensiz yeme arasındaki farklar neler?

Yeme davranışlarındaki farklılıklar, sağlık ve beslenme alanında doğru tanı ve müdahaleyi gerektiriyor. İşte yeme bozukluğu ile düzensiz yeme arasındaki temel farklar…

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Sağlıklı beslenme, özel diyetler ve egzersiz... Modern yaşamın parçası haline gelen bu alışkanlıklar her zaman masum olmayabilir. Avusturalya Monash Üniversitesi’nde beden imajı ve yeme davranışları üzerine çalışan araştırmacı Dr. Gemma Sharp, giderek daha fazla kişinin yemekle olan ilişkisinin bozulduğunu ve bunun klinik bir yeme bozukluğuna dönüşmeden önce bazı sinyaller verdiğini vurguluyor.

Dr. Sharp’a göre, öğün atlamak, belirli yiyecek gruplarını tamamen kesmek ya da kaloriye takıntılı yaşamak, henüz tanı konmasa da düzensiz yeme davranışları olarak değerlendirilmesi gereken önemli göstergeler. 

Dr. Gemma Sharp

Bu tür alışkanlıklar zamanla, hem beden sağlığını hem de psikolojik iyi oluşu ciddi şekilde etkileyebilecek yeme bozukluklarına dönüşebilir. Peki, yeme bozukluğu ile düzensiz yeme arasındaki sınır nerede başlıyor?

Düzensiz yeme nedir?

Düzensiz yeme, henüz klinik bir teşhis gerektirmeyen, ancak yemekle sağlıksız bir ilişki kurulduğunun sinyallerini veren davranışları kapsıyor. Bunlar arasında: Sürekli diyet yapma, öğün atlama, belirli besin gruplarını dışlama, aşırı egzersiz, kilo verme amaçlı ilaç kullanımı gibi alışkanlıklar yer alıyor.

Bu davranışlar her bireyde bir yeme bozukluğuna dönüşmeyebilir; ancak özellikle ergenlik döneminde başlayan düzensiz yeme, zamanla ciddi bozukluklara zemin hazırlayabilir.

Yeme bozukluğu nedir?

Yeme bozuklukları, psikiyatrik tanı gerektiren, kişinin beslenme düzenini, ruh sağlığını ve sosyal yaşamını ciddi şekilde etkileyen hastalıklardır. Bu bozukluklar, bireyin bedeniyle ve yeme davranışıyla ilgili kalıcı ve olumsuz düşünce kalıplarını içerir.

En yaygın tanılar arasında neler yer alıyor?

Anoreksiya nervoza (aşırı zayıflama isteği ve kısıtlı beslenme), Bulimia nervoza (aşırı yeme ve ardından kusma gibi telafi davranışları), tıkınırcasına yeme bozukluğu, kaçıngan/kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu (ARFID) yer alıyor. Bu bozukluklar genellikle ergenlik çağında başlıyor ve profesyonel destek gerektiriyor.

Yaygınlık ne düzeyde?

Yapılan araştırmalara göre, kadınların yüzde 8,4’ü ve erkeklerin yüzde 2,2’si yaşamlarının bir döneminde bir yeme bozukluğu yaşıyor. 6-18 yaş grubundaki kızların yüzde 30’u, erkeklerin ise yüzde 17’si düzensiz yeme davranışları gösterdiğini bildiriyor. Bu oranlar, genç nüfusta önleyici sağlık hizmetlerinin önemini bir kez daha gündeme getiriyor.

Yeni nesil takıntılı sağlık algısı: Ortoreksiya

Sağlıklı beslenme arayışının aşırıya kaçtığı durumlarda ortaya çıkan “ortoreksiya nervoza”, henüz resmi tanı kılavuzlarında bir yeme bozukluğu olarak geçmese de uzmanlar tarafından dikkatle takip ediliyor.

Ortoreksiya, “sağlıklı” ya da “temiz” beslenmeye yönelik takıntılı bir yaklaşımı ifade ediyor. Bu durum, sosyal izolasyon, yetersiz beslenme ve yaşam kalitesinde ciddi düşüşlere neden olabiliyor.

Ancak ketojenik, glütensiz ya da vegan beslenme gibi popüler diyetlerin hepsi ortoreksiya anlamına gelmiyor. Kişinin motivasyonu, etik, sağlık ya da alerji gibi nedenler dikkate alınmalı.

Ne zaman uzman yardımı alınmalı?

Yeme davranışlarında şu belirtiler gözlemlendiğinde bir uzmana başvurmak önem taşıyor: Yemek hazırlama ve tüketmeyle aşırı meşguliyet, öğün atlama veya besin gruplarını tamamen kesme, vücut ağırlığına takıntılı yaklaşım, hızlı kilo değişimleri, zorlayıcı egzersiz alışkanlıkları ve sosyal geri çekilme ve ruh hali değişimleri.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *