Dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen yeme bozuklukları, özellikle gençler arasında alarm verici bir hızla artıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her yıl yaklaşık 9 milyon kişi yeme bozukluğu tanısı alıyor. Bu rahatsızlıklar arasında en ölümcül olanlardan biri de Anoreksiya Nervoza.
Anoreksiya nervoza nedir?
Anoreksiya nervoza, kişinin zayıf olmasına rağmen şişmanladığına inanmasıyla ortaya çıkan ciddi bir yeme bozukluğudur. Bu hastalık, bireyin yeme alışkanlıklarını aşırı derecede kısıtlamasına, beden algısında bozulmalara ve yaşamı tehdit edebilecek düzeyde kilo kaybına neden olur. Genellikle genç yaşlarda, özellikle ergenlik döneminde başlar ve kadınlarda erkeklere oranla çok daha sık görülür.
Anoreksiya nervozanın belirtileri nelerdir?
Anoreksiya nervoza fiziksel, psikolojik ve davranışsal birçok belirtiyle kendini gösterebilir. Bu belirtiler arasında şunlar yer alır:
Aşırı kilo kaybı veya zayıf olmasına rağmen diyet yapma takıntısı
Yemeğe karşı aşırı ilgi ya da yemek hakkında sürekli konuşma
Kilo almaktan yoğun korku
Vücut şekli ve kilosu ile meşgul olma
Aşırı egzersiz yapma
Ayna karşısında vücudunu beğenmeme ve sık sık tartılma
Duygusal dalgalanmalar, depresyon, kaygı
Adet düzensizlikleri veya adet görememe
Soğuğa karşı aşırı hassasiyet, saç dökülmesi ve cilt kuruluğu
Anoreksiya nervoza teşhisi: Hastalığın başladığı nasıl anlaşılır?
Anoreksiya nervoza, genellikle kişinin beden algısında değişimle başlar. Uzmanlara göre, yeme alışkanlıklarında gözlenen anormal değişimler, kilo alma korkusu ve bedenine karşı eleştirel bir tutum, bu hastalığın ilk işaretleri olabilir. Ebeveynlerin, öğretmenlerin ve arkadaş çevresinin bu erken sinyalleri fark etmesi hayati önem taşır.
Anoreksiya Nervozanın, kişinin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddetmesi, ciddi kilo kaybı yaşaması ve beden algısında bozulmalarla seyreden bir psikolojik rahatsızlık olduğunu vurgulayan Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste Hasırcı; “Anoreksiyayı anlamak için sadece yeme davranışlarına değil, bu davranışların altında yatan kontrol, değersizlik, utanç, stres, görünür olma arzusu gibi duygulara da odaklanmak gerekiyor. Yeme bozuklukları yalnızca sosyal medya etkisiyle değil; duygusal ihmal, kontrolcü ebeveyn tutumları, eleştirel aile yapısı ya da çocuklukta yaşanan travmatik olaylar gibi derin psikolojik faktörlerle de ilişkilidir. Yeme, birey için duygusal bir başa çıkma aracı haline gelirken, beden bir anlamda savaş alanına dönüşür” diyor.
Anoreksiya Nervoza tedavisi nasıl olur?
Anoreksiya nervoza, biyopsikososyal bir yaklaşım gerektiren karmaşık bir hastalıktır. Tedavi süreci genellikle şu adımları içerir:
Tıbbi destek: Kilo kaybı yaşam fonksiyonlarını etkileyecek düzeye geldiyse, hastane yatışı gerekebilir.
Beslenme tedavisi: Diyetisyen eşliğinde düzenli, dengeli ve kontrollü bir beslenme planı hazırlanır.
Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi, bireyin beden algısını ve yeme davranışını yeniden yapılandırmada etkilidir.
Aile terapisi: Özellikle genç bireylerde aile ile birlikte yürütülen terapi, başarı şansını artırır.
İlaç tedavisi: Depresyon veya anksiyete gibi eşlik eden rahatsızlıklar varsa, psikiyatrist gözetiminde ilaç kullanılabilir.
Anoreksiya Nervoza hastalığını yaşayan ünlüler kimler?
Anoreksiya nervoza ile mücadele edip iyileşen bazı ünlü isimler bu hastalığın atlatılabilir olduğunun en önemli kanıtıdır. İşte onlardan bazıları:

Demi Lovato: Uzun yıllar anoreksiya ve bulimia ile mücadele ettiğini açıklamış, tedavi sürecini belgeselleştirmiştir.
Lily Collins: “To the Bone” filminde de oynayan oyuncu, yaşadığı anoreksiya sürecini açık yüreklilikle paylaşmıştır.

Lady Gaga: Zaman zaman yeme bozukluklarıyla savaştığını ve bu süreçte profesyonel destek aldığını belirtmiştir.
Portia de Rossi: Otobiyografisinde, anoreksiya ile mücadelesini ve iyileşme sürecini detaylı şekilde anlatmıştır.