Araştırmaya göre, beynin doğal işleyişinde rol oynayan lityumun seviyeleri Alzheimer belirtilerinden önce bile düşme eğilimi gösteriyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerde lityum kaybının hafıza üzerinde olumsuz etkisi hızlandırıcı rol oynadı. Ancak araştırmanın en dikkat çekeni, “lityum orotat” adlı yeni bir bileşiğin farelerde hafızayı geri kazandırması oldu.
Çalışmanın kıdemli yazarı Dr. Bruce Yankner, “Lityumun, dışarıdan aldığımız demir ya da C vitamini gibi besin maddesi olduğu ortaya çıktı. İlk kez, doğal biyolojik düzeyiyle beyinde bulunduğu gösterildi” dedi. Yüksek doz psikiyatrik lityum tuzlarının yaşlı bireylerde toksik riskler taşıdığı bilinirken, bu yeni bileşik olan lityum orotatın çok düşük dozda (normal dozun binde biri) bile etkili olduğu vurgulanıyor.

Araştırmacılar, lityum seviyelerinin ölçülmesinin Alzheimer’ın erken teşhisi için işe yarayabilecek yeni bir tarama aracı olabileceğini düşünüyor. Ancak keza, bulgular hâlâ yalnızca hayvan deneylerine dayanıyor; insanlar üzerinde kontrollü klinik çalışmalar gerekliliği altı çiziliyor.
Lityum, bir vitamin ya da mineral mi?
Evet, lityum doğada çok düşük düzeylerde bulunan, vücutta iz element şeklinde var olan bir mineral. Dünya Sağlık Örgütü de onu beslenme açısından temelde faydalı bir "iz element" olarak tanıyor. Beslenme uzmanlarının önerdiği geçici bir günlük lityum dozu yaklaşık 1 miligram.
Lityum hangi gıdalarda bulunur? 
Lityum, tahıllar ve sebzelerde özellikle patates, domates, lahanada toplam lityum alımının yüzde 66 ila 90’ından sorumlu. Bunlara ek olarak, kuruyemişler, baklagiller, bazı balıklar, deniz ürünleri ve mineralli sular da lityum içerebilir.
Bazı bölgesel içme sularında ve kaynak sularında da önemli düzeyde lityum bulunabilir. Ancak unutulmamalıdır ki; gıdalardaki lityum miktarı toprağın bileşimine, yetiştirildiği bölgeye ve mevsime bağlı olarak değişkenlik gösterir.