Mısır Gıda İhracat Konseyi (FEC) verilerine göre, ülkenin toplam gıda sanayi ihracatı Ocak–Kasım 2025 döneminde 6,339 milyar doları aşarak bugüne kadarki en güçlü performansına ulaştı.
Bu rakam, 2024’ün aynı dönemine göre 707 milyon dolarlık artış ve yüzde 13 büyüme anlamına geliyor. Gıda sektörü, Mısır’ın petrol dışı ihracatının yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturuyor.
Dondurulmuş çilek ihracatın lokomotifi oldu
Aynı dönemde dondurulmuş çilek, Mısır gıda ihracatında en hızlı büyüyen ürün grubu olarak öne çıktı. Sevkiyat değeri bir yıl içinde 370 milyon dolardan 672 milyon dolara yükseldi. Artış tutarı 302 milyon dolar, büyüme oranı ise yüzde 81 oldu. Özellikle Avrupa Birliği ve ABD pazarlarından gelen talep, bu yükselişte belirleyici rol oynadı.
Bu tablo, Türkiye’nin hem taze hem de dondurulmuş çilekte geleneksel olarak güçlü olduğu pazarlarda Mısır’ın daha agresif bir oyuncu haline geldiğini gösteriyor.
Katma değerli ürünlere yönelim, Mısır’ın tarım ihracatında stratejik bir dönüşüme işaret ediyor.
ABD ve AB pazarlarında güçlü genişleme
FEC Başkanı Mahmud Bazan, ABD ve Avrupa Birliği gibi en sıkı gıda güvenliği ve teknik standartlara sahip pazarlarda ihracatın artmasının, Mısır’ın üretim altyapısında ve mevzuat uyumunda önemli ilerlemeler sağladığını vurguluyor.
ABD’ye gıda ihracatı yüzde 35 artarak 402 milyon dolara, AB’ye ihracat ise yüzde 15 büyüyerek 1,263 milyar dolara ulaştı.
Katma değerli gıdalar öne çıkıyor
Dondurulmuş çileğin yanı sıra yenilebilir yağlar, tahıl ve bisküvi ürünleri, dondurulmuş patates ve hazır hayvansal gıdalarda da güçlü artışlar kaydedildi. Toplam ihracatın yüzde 89’unu ana gıda ürünleri oluşturdu.
İhracatta işlenmiş ürün farkı
Mısır örneği, “ürün satmak” yerine “işlenmiş ürün satmanın” ihracatta nasıl fark yarattığını net biçimde ortaya koyuyor. Türkiye’nin güçlü olduğu çilek üretiminde, dondurulmuş ve işlenmiş ürün kapasitesinin artırılmaması halinde, rekabet avantajının hızla eriyebileceği uyarısı yapılıyor.
Dondurulmuş çilekteki bu büyüme, Türkiye açısından sadece bir dış ticaret verisi değil; tarım politikaları, işleme altyapısı ve ihracat stratejileri açısından ciddi bir alarm olarak değerlendiriliyor.
