Cumhurbaşkanlığı zamanlarında bir misafiri Atatürk’ün çiftlikteki tarla bekçiliği ettiği
anısına: “Aman Efendimiz” tarzında, estağfurullaha benzer bir inanmazlık göstermesi üzerine,
Atatürk “evet öyledir” demiştir. “Bende herkes gibi doğdum, büyüdüm. Doğuşumda bir ayrıcalık varsa Türk oluşumdan ibarettir” cevabını vererek çocukluğunda çiftlik işleriyle meşgul olduğunu gururla söylemiştir ( Atay, 1984, 18).
ÇİFTÇİYLE DOKTOR EŞİTTİR
Atatürk, verdiği diğer bir beyanatta, Halk efradını aynı kıymet ve mahiyette gördüğünü dile getirmiş ve şöyle devam etmiştir; “Bizim nazarımızda çiftçi, çoban, amele, tüccar, sanatkâr, asker, doktor velhasıl herhangi bir müessesede faal bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir. Atatürk’ün memleketin ekonomik anlamda kalkınması için tarıma ve çiftçiye verdiği önemi göstermesi bakımından önemli bir demeç olmuştur ( İnan, 1971, 77).
TÜRKİYE'NİN SAHİBİ KÖYLÜLERDİR
İstiklal Savaşı fiili olarak devam ettiği günlerde 1 Mart 1922 tarihinde üçüncü toplanma yılını
açarken Mustafa Kemal Paşa yaptığı konuşmada ; “Efendiler! Milli hayatımızın en çok alakadar bulunduğu iktisadiyatımız hakkında fikirlerimi arz edeceğim. Türkiye’nin sahibi ve efendisi kimdir (köylülerdir sadaları)? Bunun cevabını derhal birlikte verelim: Türkiye’nin hakiki sahibi ve efendisi köylülerdir. Herkesten çok refah, saadet ve servete layık olan köylülerdir” ( Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 1961, 225).
SABAN KILIÇ KARŞILAŞTIRMASI
17 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresinde konuşan Mustafa Kemal Paşa, konuşmasında şu sözlere yer vermiştir; “Kılıçla fetih yapanlar, kılıç sallarken zapt olunan memleketin ahalisi kazandıkları istisnalarla sabana sarılıyor, toprak üzerinde çalışıyorlardı. Arkadaşlar kılıç ile fütuhat yapanlar, sabanlar fütuhat yapanlara mağlup olmaya ve kılıç ile kazandıkları toprakları terk etmeye mecburlardır. Efendiler kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve beklide o kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Lakin saban kullanan kol gün geçtikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur”, diyerek tarımın ülke için olan önemine vurgu yapmıştır ( Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 1961, 102-103 ).
KÖYLÜYÜ EFENDİMİZ DİYE TAKDİM ETTİ
Atatürk, yurdunu ve milletini çok yakından tanımış ve analiz etmiş bir lider olarak
memleketinin bir tarım ülkesi ve halkın çoğunluğunun çiftçi ya da çoban olduğunu gözlemlemiştir.
Bu anlamda sofrasına davet ettiği Köylü Halil Ağa’yı, “ İşte beklediğimiz efendimiz” diye takdim etmiştir.
ATATÜRK VE TARIM
Atatürk; “Milli ekonominin temeli tarımdır. Tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Bu politika ve rejimde yer alabilecek başlıca önemli noktalar şunlar olabilir: Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır, Küçük büyük bütün çiftçilerin iş makinelerini arttırmak, yenileştirmek ve korumak tedbirleri, vakit geçirmeden alınmalıdır.”