Gıda Bülteni Tarım Modern tarım alarm veriyor: Dünya toprakları tükeniyor, Türkiye de risk altında

Modern tarım alarm veriyor: Dünya toprakları tükeniyor, Türkiye de risk altında

Rothamsted Research bilim insanları tarafından yürütülen yeni bir araştırmada toprağın yoğun sürümü, kimyasal gübreleme ve aşırı otlatmanın toprakların “nefes alma” yeteneğini elinden aldığını ortaya koydu. Uzmanlara göre, dünyanın gıda üretiminin yüzde 95’i bu yorgun topraklara dayanıyor. Türkiye’de Konya, İç Anadolu ve Güneydoğu’daki hızlı çölleşme eğilimi, modern tarımın bedelinin ne kadar ağır olabileceğini gösteriyor.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Yeni bir uluslararası araştırma, modern tarım uygulamalarının dünya genelinde toprakların doğal direncini hızla aşındırdığını ortaya koydu. İngiltere merkezli Rothamsted Research tarafından yürütülen çalışmaya göre, yoğun tarım teknikleri kısa vadede yüksek verim sağlasa da uzun vadede toprağın kendi kendini yenileme gücünü yok ediyor.

Topraklar gıda üretiminin sessiz kahramanı

Bilim insanları, toprağın yalnızca bitki yetiştirme ortamı olmadığını; karbon depolama, su tutma ve ekosistem dengesini sağlama açısından da kritik bir rol oynadığını vurguluyor. Araştırma, küresel gıda üretiminin yüzde 95’inin doğrudan toprak sağlığına bağlı olduğunu ortaya koydu. Ancak aşırı sürüm, gübreleme, otlatma ve ormansızlaşma gibi insan kaynaklı müdahaleler toprağın yapısını bozarak bu dengeyi tehdit ediyor.

Rothamsted Research ekibinden Dr. Alison Carswell, “Sağlıklı ve dayanıklı topraklar sadece gıda güvenliğinin değil, aynı zamanda iklim istikrarı ve biyolojik çeşitliliğin de temelidir. Ancak bugün kullandığımız pek çok uygulama gelecekte bu temeli baltalama riski taşıyor” sözleriyle durumu özetliyor.

Toprak direnci azalıyor, gıda arzı tehlikede

Araştırmada yer alan verilere göre, topraklar artık çevresel ya da politik şoklara örneğin kuraklık, sel veya savaş kaynaklı gıda zinciri bozulmalarına karşı çok daha savunmasız hale geliyor. Toprağın yapısal direncinin azalması, erozyon, tuzlanma ve zararlı istilalarının artmasına, dolayısıyla verim kayıplarına neden oluyor.

Birleşmiş Milletler de geçtiğimiz yıl yayımladığı raporda, dünya topraklarının üçte birinin hâlihazırda bozulmuş durumda olduğunu açıklamıştı. Uzmanlar, bu gidişatın tersine çevrilmemesi halinde “toprak krizinin” önümüzdeki on yılda gıda tedarik zincirlerinde ciddi kesintilere yol açabileceğini söylüyor.

Peki, Türkiye bu süreçten nasıl etkileniyor?

Türkiye, coğrafi konumu ve iklim çeşitliliği nedeniyle tarımsal üretim açısından avantajlı ülkeler arasında yer alıyor. Ancak iklim değişikliği, su kaynaklarının azalması ve yanlış arazi kullanımı, Türkiye topraklarını da kırılgan hale getiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 30 milyon hektar tarım alanı bulunuyor. Ancak bu alanların önemli bir kısmında yoğun sürüm, aşırı gübre kullanımı ve yanlış sulama teknikleri uygulanıyor. Bu durum, özellikle İç Anadolu, Güneydoğu ve Ege’nin bazı bölgelerinde toprak sıkışması ve tuzlanma sorunlarını artırıyor.

Sürdürülebilir tarım için ne yapılmalı?

Uzmanlara göre, Türkiye’nin toprak direncini koruyabilmesi için üç temel adım gerekiyor; sürmesiz veya minimum toprak işleme tekniklerinin yaygınlaştırılması, organik madde oranını artıran ekim nöbeti uygulamaları, aşırı kimyasal gübre ve pestisit kullanımının azaltılması. Ayrıca, toprağın karbon tutma kapasitesini korumak için “karbon çiftçiliği” gibi iklim dostu uygulamaların da teşvik edilmesi öneriliyor.

Türkiye’nin toprakları kritik eşiklerde

İklim bilimciler, Türkiye’de artan sıcaklıklar ve azalan yağışların, toprak bozulmasını hızlandırabileceğini belirtiyor. Son yıllarda özellikle Konya Kapalı Havzası, Şanlıurfa ve Aydın gibi bölgelerde yapılan ölçümler, toprak organik karbonunun azaldığını ve erozyon hızlarının arttığını gösteriyor. Uzmanlara göre, toprak sağlığı sadece tarım politikalarının değil, iklim değişikliğine uyum stratejilerinin de merkezinde yer almalı.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *